Ana içeriğe atla

İmam-ı Şazeli (593 - 1196)

İmam Şâzilî (Şazelî denmesi galat-ı meşhurdur) Hazretleri tasavvuf ve tarîkatlar tarihinde ismi en çok zikredilenlerden birisidir; mürşid-i kâmildir. Değişik dillerde hayatını anlatan, sözlerini ve menkıbelerini nakleden yüzlerce çalışma yapılmış ve eser meydana getirilmiştir. Bu kaynaklardan edinilen bilgilere göre, İmam Şâzilî 593/1196 tarihinde dünyayı teşrif etmiş ve 63 yıl çok bereketli bir ömür sürmüştür. Atmış üç yıllık bu bereketli ömrünü Hac seferleri ve seyahatleri hariç, Mağrib, Tunus ve Mısır topraklarında geçirmiştir. Namı daha ziyade Tunus yakınlarındaki Şâzile beldesinde iştihar ettiğinden dolayı da “Şazilî” unvanıyla meşhur olmuştur. Nesli itibariyle bir Peygamber (asv) evladıdır. Yümün ve berekete vesile olacağı ümidiyle bu Allah dostunun şeceresini burada zikretmek isteriz:

Ebu’l-Hasan Ali eş-Şâzilî b. Abdullah b. Abdülcebbâr b. Temîm b. Hürmüz b. Hâtim b. Kusay b. Yusuf b. Yûşa’ b. Verd b. Ebî Battal Ali b. Ahmed b. Muhammed b. Îsâ b. İdrîs b. Ömer b. İdrîs (el-mübâya’ lehû bi- bilâdi’l-Mağrib) İbn Abdullah b. el-Hasan el-Müsennâ b. el-Hasan b. Ali İbn Ebî Tâlib ve İbn Fâtımete binti’r-Rasûl (sallallahü aleyhi vesellem).

Ebu’l-Hasan Şâzilî’nin hilyesi hakkında bilgi veren kaynaklar, onun uzuz boylu, zayıf, ince yüzlü ve hafif esmer tenli bir fiziğe sahip olduğunu belirtmişlerdir. Yine aynı kaynaklar tarafından nakledildiğine göre İmam Şâzilî, tatlı dilli, çok güzel ve fasîh bir konuşmaya sahip idi. Konuşurken kendisini dinleyenler ona hayran kalırlardı.

Erken yaşlardan itibaren tasavvufî bir arayış içine giren İmam Şâzilî Hazretleri çok kıymetli hocalardan dersler almış ve bu dersler neticesinde dînî ilimlerde uzman hale gelmiştir. Aynı zamanda çok güçlü bir ediptir. Hem şer’î hem de fennî ilimlerde münazara yapabilecek bir derinlik ve enginliğe ulaştıktan sonra tarîkat yoluna sülûk etmiş ve işte tam bu dönemde daha çok dağ başlarındaki mağaralarda münzevî bir hayat yaşayan ve ona hayatının en büyük dersini veren kıymetli hocası Ebû Muhammed Abdüsselâm b. Meşîş (İbn-i Beşîş diye meşhur olmuştur) karşısına çıkmıştır. Daha doğru bir ifade ile İmam Şâzilî Hazretleri arayışları neticesinde gidip o büyük zâtı bulmuştur.

Hazreti İmam’ın kendisinin anlattığına göre, İbn Meşîş’e intisâb etmek için onun yaşadığı yerdeki dağın eteğine gelerek önce oradan çıkan kaynak suyu ile gusül abdesti alır. Sonra tövbe ve istiğfarda bulunur. İnsanlar arasında değer ölçüsü kabul edilen ilim ve amel gibi maddî manevî rütbelerin hepsini kendisi için yük sayarak kalbinden atar. Böylece kendi engin mülahazalarına göre cismen ve ruhen temizlenmiş olur. Arkasından dağa tırmanmaya başlar. Tırmanırken Şeyh Absüsselâm b. Meşîş tarafından karşılanır. Sonra ona intisap eder ve dağ başındaki mağarada şeyhinin yanında kalarak seyr u sülûka başlar. Bu sırada yaklaşık olarak yirmi altı yaş civarında bulunmaktadır.


İbn Meşîş, sağlam Kitap ve Sünnet bilgisiyle onu doyurup, velâyet ve kerâmet feyzinden sirâyet ettirerek tasavvufî yönden yetişmesini sağlamıştır. Şeyhinin yanından ayrıldıktan sonra da irşada başlamıştır. İmam Şâzilî’nin irşad faaliyetlerinin ana unsurlarını umuma açık yaptığı vaazlar, müderrislik hizmetleri (talebe yetiştirmesi) ve hususî tasavvuf ve tarikat dersleri teşkil etmiştir. 

Ebu’l-Hasan Şâzilî’nin tasavvufî şahsiyetini ortaya koyan unsurlardan birisi, onun dua ve zikir konusundaki hassasiyetidir. Çünkü İmam Şâzilî çok dua eder, gecenin ilerleyen vakitlerine kadar evrâd ve ezkâr ile meşgul olurdu. Vefat ettiği gece bile bu âdetini terk etmemişti. Evet O’nun tasavvufî hayâtında dua ve zikrin önemi büyüktür. Günün değişik vakitleri için tahsîs edilmiş duaları vardı. Evrâd, ezkâr ve dualarının büyük bir bölümünü kendisi tertîb etmiştir. Özel durumlar için tertîp edilmiş müstakil dua ve zikirleri de mevcuttur. Kaynaklarda, Şâzilî’nin hizb adı altında veya başka unvan ile ismi belli otuz dokuz, ismi konmamış da elliden fazla duâsı vardır. Hepsinin toplamı yüz civârındadır. El-Kulûbü’d-Dâria’da bunların pek çoğu yer almıştır.

Ebu’l-Hasan Şâzilî, sadece kendi tertîb ettiği hizipleri okumakla yetinmemiş, aynı zamanda kendisinden önce yaşamış sûfîlerden, ashâbdan ve Peygamber Efendimiz (asv)’den nakledilen dualara da büyük önem vermiştir. İmam Şâzilî’nin bu şekilde okuduğu duâlardan başlıcaları Cevşen-i Kebîr, Hazreti Ali (radiyallahü anh)’ın duaları ve İmam Gazzâlî’nin hizibleridir.

İmam Şâzilî Hazretlerinin en önemli hizbi Hizbü’l-Kebîr’dir. Hazreti Şâzilî’nin sağlığında sadece “hizb” diye bilinen bu duası onun en önemli hizbi olduğu için daha sonraları “el-Hizbü’l-Kebîr” diye anılır olmuş ve öylece şöhret bulmuştur. El-Hizbü’l-kebîr, Hazreti Şâzilî’nin, “Kim bizim hizbimizi okursa, bize olan lütuflar ona da olur.” dediği hizbidir. Ayrıca İmam Şâzilî Hazretleri bu hizbinin önemini anlatmak için, “Allah ve Rasûlünün izni olmadan ondan bir harf bile yazılmadı. Bunda yazdıklarımın hepsini Allah ve Rasûlüne arzederek yazdım.” buyurmuştur. El-Hizbü’l-Kebîr, bazılarına göre sabah namazından sonra, bazılarına göre ise ikindi namazından sonra dünya kelam ve meşgalesinden hâlî olarak okunan/okunması gereken bir virddir.

İmam Şâzilî’nin tertîb ettiği Hizbü’l-Kebîr’in terkîbinde daha çok Kur’ân-ı Kerîm’den seçilmiş âyetler kullanılmıştır. Âyetler arasındaki irtibat, sünnetten seçilmiş hadis ve duaların yanı sıra, Şâzilî’nin kendisine ait dua cümleleriyle sağlanmıştır. Bu tesbitler bize, Hizbü’l-kebîr’in câmî bir özelliğe sâhip olduğunu göstermektedir. Bu sebeple Hizbü’l-Kebîr’in bir çok şerhi yapılmıştır.

Ebu’l-Hasan Şâzilî’nin hizblerinden birisi de “Hizbü’l-Hamd”dır. Bu hizbe “Hizbü’n-Nûr” da denilmiştir. Umumiyetle yatsı namazından sonra okunagelmiş bir virddir. Murâd edilen her türlü maddî ve manevî iyiliklerden faydalanmak ve ma’rifeti celb etmek niyetiyle okunur.


Özetle ifade edecek olursak, kâmil bir mürşid olan Ebu’l-Hasan Şâzilî, bedenen insanların arasından ayrılmış olsa bile hizmetleri ve ma’neviyâtıyla ölümsüzleşmiştir. Fânî ömrünü bâkileştirip dünyadaki hizmetlerini âhiret yurduna taşıyanlardan olmuştur. Daha sonraları bu büyük zâtın etrafında hâlelenen insanların Allah’a ulaşma yol ve sistemleri diyebileceğimiz Şâziliyye Tarîkatı da belli başlı büyük bir kaç tarîkat içerisinde yer almıştır. Şâziliyye’nin usûlü, tarihçesi ve kolları ile ilgili dünyanın değişik yerlerinde hazırlanan kaynaklara göre Afrika başta, Anadolu da dahil olmak üzere çok geniş bir alana yayılan tarîkatın daha sonraki dönemlerde yüze yakın kolu oluşmuştur. Bu kollar vasıtasıyla ve tabîî Allah’ın izni ve inayetiyle belki milyonlarca insanın hidayetine ve marifetinin ziyadeleşmesine vesile olunmuştur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmam-ı Gazali Hizbul Hasin Duası

Bismillahirrahmanirrahim, Sağıma Bismillah, soluma Bismillah, arkama Bismillah, önüme Bismillah, üstüme Bismillah. Allah'ın adıyla korunduk Onun muhkem korumasına dehalet ettik, aşılmaz kalesine gizlendik, güzel isimleri ile donandık, Celil isminin nurlarının sırrına büründük; Kavî ve Kahir isimlerinin imdadı kuvveti ile üstün geldik, cin, ins ve sair mahlûkattan düşmanlarımıza galip geldik, onlardan gizlendik, onlara üstün geldik ve muzaffer olduk. Celâl ve İkram Sahibi, Hayy, Kay-yûm, En Büyük ve En Yüce isimlerinin yüksekliği ve güzelliğinin celâli zırhı ile korunduk. Yüce kelâmının esrar nurlarının göz alıcı parlaklığı ile düşmanlarımızdan gizlendik ve onlara sarıldık, güzel lütfunun gizliliğine tutunduk. O'nun kuvvetli güç kaynaklarına sığındık; Ona dayandık. Onu kendine mahsus hamd ile tesbih ederiz. "Onun hiç misli yoktur; O, Semî ve Basîr'dir." Fettâh, Alîm, Basit, Muizz, Cevâd, Kerim, Âlî, Azîm'dir. Allahım, tam kelimeler, muazzam isimler, nu

İmam-ı Şazeli Hizbü’l-Feth Duası

Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla  Ey sevdiği kullarına art arda kapılar açan Güzeller Güzeli Yüce Yaratıcı! Kapının bu muhtaç bendelerine aksine ihtimal vermeyecek kuvvette bir iman, şirkin şemmesi bile bulaşmamış durulukta bir tevhîd ve ma'siyet isi-pasıyla kirlenmemiş bir kulluk bahşet. Zât-ı Eceli ü Âlâ nı bize öyle bir muhabbetle sevdir ki, o muhabbete başka hiçbir yabancı mülahaza karışmasın ve sinelerimize öyle bir mehafetullah hissi at ki, onda sadece Sana duyulan saygının izleri bulunsun. Gönüllerimize, Senin ezelden ebede hep münezzeh ve müberrâ bir Kuddüs olduğunu duyur. Rabbimiz! Senden, Senin rahmetinden şirkin tozuyla bile bulanmamış saflıkta bir yakın dileniyoruz. Hiç şüphesiz Sen Zâtında mukaddes, her türlü kemâlâtı cami ve olmuş-olacak, cüz’î-küllî her şeyi bilen Ulular Ulusu bir Zâtsın. Ne olur, bize de esrarını duyur ve duyurduğun o esrarı ağyara açmaktan bizi muhafaza buyur.  Rabbim! Doğrusu nefsime pek zulmettim. Günahımı bağışla ve içimi Sana kar

İmam-ı Şazeli El-Hizbü'l-Kebîr Duası

Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla  Efendimiz Hazreti Muhammed'e, paklardan pak, temizlerden temiz ehl-i beytine, her biri bir kerem ve iyilik timsali olan ashâb-ı güzininin hepsine salât ve selâm olsun.  “Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman onlara: “Selam sizlere !’ de! Rabbiniz merhameti Kendi Zâtına temel bir ilke edinmiştir. Sizden kim bilmeyerek bir günah işler de sonra ardından tevbe eder ve hâlini düzeltirse O nun da Gafur ve Rahim (çok affedici ve merhametli) olduğunu bilmelidir." “Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur. O'nun nasıl çocuğu olabilir ki Kendisinin eşi de yoktur. Gerçek şu ki: her şey O'nun mahlûkudur ve O her şeyi hakkıyla bilir.”  Rabbiniz Allah, işte bu vasıflara sahip olan Yüce Zâttır. O'ndan başka ilah yoktur. Her şeyi yaratan O'dur. O hâlde yalnız O'na ibadet edin. Her şeyin yönetimi O'nun elindedir. Gözler O'na erişemez. O'nun ilmi ise bütün gözleri ihata eder. (Gözlerin görmediği her şe